Korkmayın, Önleyebiliriz, Yenebiliriz

Özgür Gözler / 17 Ekim 2021 / Hürriyet Pazar

Ekim, Meme Kanseri Farkındalık Ayı… Ülkemizde yılda 25 bin kadına meme kanseri teşhisi konuyor. Maalesef tanı konan kadınların yaşı 20’lere kadar düştü. Ama iyi haber, erken teşhiste yaşam oranı yüzde 100’e yakın. Üstelik Devlet hastanelerinde ve Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’nde (KETEM) ücretsiz mamografi çekiliyor, kendi kendine muayene eğitimi ücretsiz veriliyor.

Dünya Sağlık Örgütü 2004’ten bu yana meme kanseri farkındalığının artması ve erken teşhisin öneminin vurgulanması amacıyla ekimi Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı olarak belirledi. Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) kurucusu ve onursal başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen de bu hastalıkta erken teşhisin gerçekten hayat kurtardığını söylüyor.

Türkiye’de yılda yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri tanısı konuluyor. Geçen yıl 250 erkeğe meme kanseri tanısı konulduğu tahmin ediliyor. Prof. Dr. Özmen “Yaptığımız çalışmalarda ülkemizde meme kanseri sıklığının son 20 yılda iki katından fazla arttığını tespit ettik. Genç nüfus fazla olduğundan 40 yaş altı meme kanseri oranı yüzde 20 seviyesinde, ABD ve Batı Avrupa’da bu oran yüzde 3-6 kadar. Öte yandan ölüm oranı yıllar içinde ciddi şekilde azaldı” diyor. 35 yıldır meme kanseri konusunda toplumu bilinçlendirmek için çalışmalar yapan Prof. Dr. Özmen’le konuştuk.

Erken teşhis, diğer türlere kıyasla meme kanserinde daha mı etkili?

Meme kanseri diğer organ kanserlerine göre daha iyi bir biyolojik yapıya sahip, çok başarılı tedavi imkânı var. Bu, kadınlar arasında
en sık görülen kanser türü. Özellikle 0 ve 1’inci evredeki kanserler en iyi şekilde tedavi edilebiliyor. Ayrıca vakaların yüzde 80’inde meme, yani vücut bütünlüğü korunuyor. Erken evre meme kanserinde 10 yıllık yaşam oranı yüzde 100’e yakın.

Yıllardır bu konuda yapılan farkındalık çalışmaları erken teşhis oranlarını arttırıyor mu?

Evet. Bugün meme kanseri vakalarının yüzde 30-35’i erken teşhis ediliyor. MEMEDER olarak 2009-2019 arasında 10 bin kadına mamografi taraması yaptık. Bu taramalara katılan kadınların oranı ilk başladığımızda yüzde 40’tı, 10 sene içinde yüzde 100’e çıktı. Bunu teker teker kadınları ikna ederek yaptık. Bilinçlenme arttıkça erken teşhis de artıyor.

Bilinçlenmenin artması için başka neler yapabiliriz?

Çalışmalar kadınların meme kanseriyle ilgili bilgiyi en çok medyadan aldıklarını gösteriyor. Bu nedenle dizilerde, programlarda bu konunun gündeme getirilmesi çok kıymetli.

Bilinçlendirme çalışmalarında kadınlara ne söylüyorsunuz?

Kadınlara “Korkmayın, önleyebiliriz, yenebiliriz” diyoruz. 20 yaş altındaki kadınların kendi kendine ayda bir banyoda elle muayene yapması, 20 yaş üstü kadınların her yıl ultrason ile muayene yaptırması, 40 yaş üstündeki kadınların 2 yılda bir mamografi çektirmesi önemli. Ailede genetik öykü olması da etkili elbette. Devlet hastanelerinde, her ilde olan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’nde (KETEM) ücretsiz olarak mamografi çekiliyor, kendi kendine muayene eğitim broşürleri veriliyor.

Meme protezi SGK kapsamında karşılanıyor mu?

Kanser tedavisi SGK tarafından karşılanıyor ama maalesef implant ameliyatı karşılanmıyor, çünkü hâlâ estetik bir operasyon olarak değerlendiriliyor. Oysa bu, kadınların psikolojisi açısından çok önemli. Meme kadınlık objesidir. Kadınlar doku kaybından sonra kaygı bozukluğu yaşıyor. Bu nedenle protez SGK tarafından karşılanmalıdır.

Meme kanseri tedavisi gören kadınlara nasıl psikolojik destek sunuyorsunuz?

Psikologlarımız, psikiyatristlerimiz; hastanın yanı sıra eş ve çocuklarla da görüşüyor. İlk tanı sonrası herkes şok yaşıyor. Bu kaygı bozukluğu ve depresyona sebep olabiliyor. Organ kaybı ve kemoterapi sürecinde saç dökülmesi kadınları etkiliyor. Anneler saçlarının döküldüğünü çocuklarının görmesini istemiyorlar. Ayrıca bu süreçte psikolojik destek almıyorlar. Çevreleri tarafından ‘akıl hastası’ olarak görülmekten endişe ediyorlar. Oysa bu, ailenin ve profesyonellerin desteğiyle atlatılması geren bir süreç.

DÜZENLİ SPOR VE KİLO KONTROLÜ ÖNEMLİ

Meme kanseri belirtilerinden bazıları şunlar: Göğüste yumru veya kalınlaşma, memenin boyutunda veya şeklinde değişiklik, ciltte çukurlaşma, kızarıklık, meme başı görünümünde değişiklik, anormal meme başı akıntısı.

Meme kanseri riskini azaltmak için uzun süreli emzirme, düzenli fiziksel aktivite, ağırlık kontrolü önemli.

Alkol ve tütünle uzun süre hormon kullanımı ve radyasyona maruz kalmaktan kaçınmak öneriliyor.

‘GENETİK TEST NEGATİF ÇIKMIŞTI’
A.B., 30 yaşında, kadın, öğretmen

25 yaşında banyoda duş alırken sertlik fark ettim ama kondurmadım. Sonra görüntü olarak rahatsız edince doktora gittim. Şanslıyım ki ikinci evrenin başında yakaladım. Ameliyat yapıldı. Kemoterapi, radyoterapi, akıllı ilaç ve hormon tedavisi başladı. Ailemde meme kanseri öyküsü yok, gen testi de negatif çıktı. O zaman çok üzüldüm, ‘Demek ki ben yanlış bir şeyler yaptım’ dedim. Hayatımı değiştirdim. Şimdi çok iyiyim.

‘BİNDE BİRLİK BİR OLAY’
Özay Tuncel, 50 yaşında, erkek, lojistik sektörü çalışanı

İki sene önce duşta mememde elime bir doku geldi. Doktora gittim, bana mamografi önerdi. Memede tümör olduğunu, ikinci evrede olduğunu ve ameliyatla temizlenmesi gerektiğini öğrendim. Binde birlik bir olay bana denk geldi. Ameliyatım iki saat sürdü. Kemoterapi ve ilaç tedavisi aldım. Erken teşhis edildi, kendime çok iyi baktım ve kurtuldum şükür.

‘EN ÇOK SAĞLIĞIMIZI ÖNEMSEMELİYİZ’
Prof. Dr. İlknur Tanboğa, 71 yaşında, kadın, emekli öğretim üyesi

Aile öyküsü olduğu için zaten tetkiklerimi düzenli yaptırıyordum. 9 sene önce tanı kondu. Doktorlarıma güvenerek ve ailemin desteğiyle süreci atlattım. Çalışma hayatının yoğunluğunda, bazı şeyleri önem sırasında aşağı atıyoruz. Oysa sağlık önem sırasında her zaman en üstte olmalı. Hiçbir sorun olmadan kontrollerinizi yaptırın ve sağlıklı olduğunuzu öğrenmenin mutluluğunu yaşayın.

Kaynak : Özgür Gözler / 17 Ekim 2021 / Hürriyet Pazar