Meme Sağlığı Farkındalığı

Dergimizin yeni sayısında İstanbul Florence Nightingale Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Vahit Özmen’in “Meme Sağlığı Farkındalığı” yazısı sizlerle..
Florence Nightingale #SizinİçinFlorence

MEME KANSERİ ARTIYOR, FARKINDALIK HAYAT KURTARIYOR
Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Vahit Ozmen, son yıllarda meme kanseri vakalarındaki artışa dikkat çekerek, erken teşhisin, yaşam tarzı değişikliklerinin ve toplumsal farkındalığın önemini vurguladı.

MEME KANSERI KÜRESEL ARTIŞ GÖSTERİYOR
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Vahit Özmen, “Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türüdür”. Son yıllarda sadece ülkemizde değil tüm dünyada görülme sıklığının giderek artmakta olduğunu belirtti. Prof. Dr. Özmen, Batı toplumlarında 50 yaş üstü kadınlarda görülme oranının %75 iken Türkiye’de bu oranın %50 civarında olduğunu dikkat çekti: “Şu anda neredeyse 50 yaş altı ve 50 yaş üstü meme kanseri oranları birbirine yakın.”. Artışın önünde pek çok neden olduğunu belirten Prof. Dr. Özmen, “Kadınların yaşadığı zorluklar, stres, geç evlenme, geç doğum yapma, emzirme süresinin kısalması, hareketsizlik, obezite. Tüm bunlar riski artırıyor. Ayrıca çevresel koşullar, nükleer atıklar ve radyasyon etkisi de önemli” ifadelerini kullandı.

TARAMA YAŞI ARTIK 40
Meme kanseri tarama yaşının ABD’de 50’den 40’a indirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Özmen, “Artık Amerika’da kadınlara 40 yaşında mamografik taramaya başlamaları öneriliyor. Çünkü 40-49 yaş arası kadınlarda her yıl yaklaşık %2 oranında meme kanseri sıklığı artıyor” dedi

FARKINDALIK DA ARTIŞTA ETKİLİ OLABİLİR
Türkiye’deki öncü çalışmaları anlatan Prof. Dr. Özmen, “1986 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde kadınlara özel ilk meme polikliniğini kurduk. 2006’da eğitim ve araştırma hastanelerinde meme polikliniklerini yaygınlaştırdık” dedi. Bahçeşehir Tarama Projesi ile Türkiye’de tarama yaşının 50’den 40’a çekildiğini belirten Özmen, “Kadınlar, 40-69 yaş arasında KETEM’lerde ücretsiz mamografi çektirebiliyor. Türkiye’de 300’den fazla KETEM bulunuyor” diye ifade etti. Toplumda düzenlenen pembe festivallerin, medya konuşmalarının ve eğitim toplantılarının farkındalığı arttırdığını vurgulayan Prof. Dr. Özmen, “Kadınların kendi kendine muayene yapması klinik muayeneye gitmesi ve mamografi çektirmesi konusunda bilinç oluştu” dedi.

ERKEN TANI MEMEYİ KORUMA ŞANSI VERİYOR
Tedavi alanındaki gelişmeleri de değerlendiren Prof. Dr. Özmen, “Erken tanı sayesinde hastalıksız sağlıklı yaşamda çok ciddi bir artış gözleniyor, kemoterapiye gerek kalmayabiliyor ve memeyi korumak mümkün oluyor. Yeni nesil tedavi seçenekleriyle umut verici sonuçlar alınıyor” dedi. Prof. Dr. Özmen, “Artık akıllı ilaçlar, immunoterapiler kullanıyoruz. Metastaz yapmış hastalarda bile tam yanıt alınabiliyor. Her hastaya özel tedavi uyguluyoruz” ifadelerini kullandı.

KIMYASALLAR VE ZARARLI MADDELERE DİKKAT
Katkı maddeleri, hava kirliliği ve kimyasal maruziyetin kanserle ilişkili olduğunu belirten Prof. Dr. Özmen, “Sağlık Örgütü’nün tanımladığı 300’ü aşkın kanserojen madde var. Bu maddeler meme kanseri dahil bir çok kanserle ilişkili” olduğunu belirtti. Alternatif yöntemlere karşı uyarıda bulunan Prof. Dr. Özmen “Kadınlar doktorların önermediği ilaçlara yönelmemeli, sadece D vitamini düzeyi düşüksedestek alınmalı, çünkü bağışıklığı güçlemdirdiği bilimsel olarak kantıtlandı” diye konuştu.

YAŞAM TARZINIZI YENİDEN TASARLAYIN
Meme kanseri riskini azaltmak için üç temel yol olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Vahit Özmen, “Kadınların yaşam tarzlarını yeniden tasarlamaları gerekiyor. Vücut kitle indeksini korumalı, dengeli beslenmeli ve her gün en az 30-45 dakika yürüyüş yapmalı” dedi. Ayrıca, “Kız çocuklarının erden yaşta spora teşvik edilmeli, ilk adet yaşının geciktirilmesi ve doğum yaşının 30’dan önce olması önemli. 35 yaşından sonra doğum riski artıyor. Özmen sonrasında en az 12 ay emzirme de önemli bir koruyucudur” diye sözlerini tamamladı.