Meme kanserinin teşhis, korunma ve tedavi yöntemlerindeki son gelişmeleri bizimle paylaşabilir misiniz?
Meme kanserinin tüm tedavilerinde (cerrahi, kemoterapi, hormonoterapi ve radyoterapi) i oldukça öneli yenilikler bulunuyor. Ayrıca meme kanserinden korunmak konusunda da çeşitli önemli çalışmalar sürüyor. Son günlerde şişmanlık, vücut kitle endeksi, kilo ve meme kanseri arasındaki ilişki oldukça konuşuluyor. Özellikle menopoz dönemindeki kadınların şişmanlamalı yani vücutlarındaki yağ dokusunun artması östrojen sentezinin artmasına neden olmaktadır. Bu östrojen artışı meme kanseri riskini artırmaktadır.
Şişmanlığı önlemek için düzenli egzersiz yapılması (haftada toplam 5-6 saat) ve kalori alımını kısatlayıcı diyet uygulanması şarttır. Bu koruyucu önlemlere ek olarak 12 aydan daha uzun süre emzirme, hormonlu besinleri kullanmama, alkol kullanılmaması, östrojen hormonlu laçların uzun süre kullanılmaması da söz konusu olmalıdır. Meme kanserinden koruyucu ilaçları düzenli olarak kullanmak da meme kanserinden korumaktadır. Bu ilaçlar meme kanserinin tedavisinde de kullanılan tamoksifen ve aromataz inhibitörleridir. Meme kanserine yakalanma riski yüksek olan hastalarda (doğum yapmayan, süt veremeyen, ailesinde meme kanseri olan, erken adet gören, geç menopoza giren vs.) kadınlarda bu ilaçların meme kanserini başarı ile önlediğini biliyoruz. Meme kanserinden 3. Korunma yöntemi de her iki memenin kanser olmadan boşaltılması ve içerisinin protezle doldurulmasıdır (profilaktik mastektomi). BU şekilde meme kanserinden korunanlardan biri de ünlü sanatçı Angelina Jolie’dir. Anne ve anneannesinde meme ve yumurta kanseri olan, kanında meme kanseri genleri(BRCA 1 ve 2 geni) bulunan bu sanatçı, meme kanseri tanısı almadan er iki memesini de boşalttırmıştır.
Meme kanserinin cerrahi tedavisinde ise onkoplastik cerrahi ön plana çıkıyor. Onkoplastik cerrahide hem onkoloji hem de plastik cerrahi prensipleri uygulanmaktadır. Bu yöntemle kanserli meme korunduğu gibi, hastalık olmayan kanserli memeyle simetrik görünmesi için küçültülmesi veya büyütülmesi mümkün olmaktadır. 2000’li yılların başında başlayan ve oldukça popüler olan onkoplastik meme cerrahisi yöntemi, günümüzde bizde ve diğer önemli meme sağlığı merkezlerinde uygulanmaktadır. dünyanın hemen hemen her yerinde kullanılıyor. Bu sayede aynı memede birbirine yakın olan fazla sayıdaki kanserli dokuların çıkarılması ve memenin korunması mümkün olmaktadırOnkoplastik meme cerrahisi olarak uyguladığımız yeni bir yöntem ise mini latissimus dorsi kasını kullandığımız yöntemdir. Bu teknikte tümör temizlendikten sonra ortaya çıkan boşluk, koltuk altında bulunan latissimus dorsi kasının bir kısmı ile doldurulmaktadır.
Meme cerrahisinde bilinen ve yaklaşık 20 yıldır uyguladığımız bekçi lenf düğümünü bulma yöntemi (sentinel lenf nodülü biyopsisi) uygulanmaya devam ediyor. Bu yöntemde meme başı arkasına verdiğimiz mavi boya veya radyo aktif maddenin koltuk altında ulaştığı ilk lenf bezi çıkarılarak patoloji uzmanına veriliyor. Eğer bu lenf bezine tümör gelmemiş ise, diğer lenf bezlerinin çıkarılmasına gerek kalmıyor.
Bildiğiniz gibi meme kanserli hastalarda kemoterapi çok sık uygulanmaktadır. Erken meme kanseri olan hastalarda gereksiz yere kemoterapi alınmasını engellemek tümördeki genlerin analizi yapılmaktadır. Bunlardan 21- gen analizi (Oncotype-Dx testi) dediğimiz test ile ilgili olarak Türkiye’de 10 merkezde 165 hasta üzerinde gerçekleştirdiğimiz çalışmamızda, hastalarımızın %56’sı düşük risk grubunda bulunmuş ve bu hastalara kemoterapi uygulanmamıştır. Bu test sonucu ile hastaların %31’inde uygulanacak kemoterapi ve hormonoterapi kararı değişmiştir.
Bu değişikliklere ek olarak meme kanseri tedavisinde yeni kullanılmaya başlanan bir takım ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçlar özellikle ileri ve metastatik hastalarda daha başarılı sonuçlar vermektedir. Lokal İleri meme kanserli hastalarda yeni ilaçların kullanılması hastaların %50-60Inda tümörün tamamen kaybolmasını sağlamaktadır.
Özellikle memenin alınmadığı hastalarda memeye mutlak verilmesi gereken ışın tedavisi (radyoterapi) süresi oldukça uzun olup, yaklaşık 5-6 haftayı bulmaktadır. Hipofraksiyone radyoterapi dediğimiz yöntemle ışın tedavisi süresi 3 haftaya indirilmektedir.
Meme kanseri tedavisi için östrojen hormonunu yok etmeye yönelik olarak kullanılan tamoksifen ve aromataz inhibitörü ilaçların kullanılma süresi de 5 yıldan 10 yıla çıkarılmıştır. Bu şekilde meme kanseri tedavisi gören kadınların meme kanserine yeniden yakalanma ihtimalleri oldukça azalmaktadır.
Toplam 5 evre bulunmaktadır. Evre 0; meme kanserinin henüz kapsül dışına taşmadığı bir erken devre söz konusudur. Bu devrede ameliyattan sonra kemoterapiye gerek yoktur. Işın tedavisinin dışında bazı hastalarda tamoksifen dediğimiz 5 yıl kullanılan antöstrojen ilaç verilmektedir.
Evre I ve II meme kanserinde cerrahi tedaviden sonra bazı hastalarda 4-6 defa tekrarlanan kemoterapi, daha sonra radyoterapi ve hormonoterapi verilmektedir.
Evre III meme kanseri lokal ileri bir kanser olup, hastalık meme ve kotuk altında bulunmaktadır. Bunlarda önce kemoterapi sonra cerrahi tedavi ve radyoterapi verilmektedir.
Evre IV meme kanserinde ise, öncelikle kemoterapi ve hormonoterapi uygulanmaktadır. Bu tedaviler yaşam süresince devam etmektedir.
Meme kanseri tedavisinde multidispliner yaklaşımın önemi nedir? Meme cerrahisinde koruyucu cerrahi yöntemlerini uygulayabilen hekim sayısı ülke genelinde istenen düzeyde mi?
Meme kanseri tedavisi bir ekip çalışması gerektirmekedir.. Meme kanseri tedavisinde beraber çalıştığımız radyoloji, patoloji, medikal onkoloji, radyoterapi ve plastik cerrahi uzmanlarının meme kanseri konusunda üst düzey bilgiye sahip olması gerekmektedir. Bu ekipteki uzmanlar, bulunduğu alanlara göre hastaların ameliyattan önce, ameliyat sırasında ve ameliyat sonrasında değerlendirilmesini, tedavi ve takiplerinin planlanmasını sağlamaktadır. Bütün uygulamaların bir takım çalışması ve disiplin içerisinde yapılması çok önemlidir. Maalesef ülkemizde bu merkezlerin sayısı oldukça azdır ve arttırılması zorunludur.
Türkiye’de her sekiz kadından biri meme kanseri riski taşıyor, bu oranın ne kadarını menopozdan önceki genç kadınlar oluşturuyor?
Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu’nda 2005 yılında başlattığımız “Meme Kanseri Hasta Kayıt Programı’nda” 22.000 civarında kayıtlı hastamız var. Bu kayıtlı hasta bilgilerinden yola çıkarak, Türkiye’de meme kanseri kitabını hazırladık. Bu kitapta yakalanan meme kanserli kadınlarımızın yaklaşık %20’sinin 40 yaşının altında. %50’sinin ise menopoz öncesinde olduğunu belirttik. Bu oran gelişmiş ülkelere göre oldukça farklılık gösteriyor. Amerika’da 40 yaşın altındaki meme kanserli kadın oranı %6. Türkiye’de ise %20. Bu farklılık ülkemizde nüfusumuzun batılı ülkelere oranla çok genç olmasından kaynaklanmaktadır.. Amerika’da 40 yaş altındaki kadın nüfus oranı %45 iken Türkiye’de bu oran %68 olarak gözükmektedir. Ek olarak Türkiye’de meme kanseri farkındalığı düşük olduğu için kanserin erken evrede fark edilmesi oldukça güçtür. Gelişmiş ülkelerde meme kanserli hastaların %25’lik önemli bir kısmında Evre-0 meme kanseri saptanmaktadır. Türkiye’de ise kanser ancak belirli bir boyuta ulaştıktan sonra kitlenin hasta tarafından hissedilmesi yolu ile doktora geliniyor ve geç teşhis ediliyor. Ülkemizde yaşam tarzının batılı ülkelere benzemesi(hareketsizlik, şişmanlık, yanlı beslenme vs.), kadınların daha az doğum yapması, daha az süre emzirmesi, geç doğum, nüfusun artması ve kanserli hasta sayısında artış görülmesine neden oluyor.
Toplum tabanlı, organize ve fırsatçı mamografiden nedir?
Toplum tabanlı organize mamografi, bir ülkede, şehirde, kasabada. yaşayan kadınların adreslerinden davet edilerek düzenli aralıklarla mamografilerinin çekilmesidir. Gelişmiş ülkelerde bu yöntem 50 yılı aşkın bir süredir uygulanmaktadır. Tarama yaşına gelmiş kadınların (40-69 yaş) televizyondan, doktordan ya da arkadaşından duyarak kendi isteği ile gidip mamografi çektirmesi ise fırsatçı mamografi olarak açıklanabilir. Yani fırsatçı mamografi; önceden yapılan bir davet ile belirli bir bölgedeki kadınların belirli aralıklarla taramasının yapılmasından ziyade kadınların kendi rızası ile mamografi çektirmesi durumudur. Bu tarz mamografiler kanserli kadınların tesadüfen yakalanmasını sağlamış oluyor. Maalesef ülkemizde yaygın, düzenli bir toplum taraması yapılmamaktadır.
Cerrahiye uygun meme kanserli hastalarda cerrahi uygulandıktan sonra nüks oranı nedir?
Yapılan çalışmalara göre meme kanseri tanısı ile ameliyat edilen memesi alınmayan kadınlarda hastalığın 10 yıl içerisinde tekrarlama ihtimali %5’den az olmalıdır. İyi değerlendirilerek cerrahi tedavi planı yapılan meme kanserli hastalarda memenin alınıp alınmaması hastanın yaşam süresini etkilememektedir. civarında. Bizim takip ettiğimiz meme kanserli hastalarımızda memeyi koruma oranımız %70’e ulaşmış olup, hastalığın tekrarlama oranı ise %5’den azdır.